3 Temmuz 2014 Perşembe

Oldies Gerçekten Goldies Be Dostlar!

Namasteeeeeeeeeeee!
Selamlar selamlar,öncelikle dün yazı yazamadığım için büyük bir suçluluk duygusu hissettiğimi söylemem gerek.Yazamama sebebime gelirsek,dün bizim küçük,sevimli ve samimi bir buluşmamız vardı.Lise arkadaşlarıyla,lisedeki sınıf öğretmenine yemeğe gitmek ne kadar tatlı bir hismiş yahu.Üstelik lisede yaşadığımız tartışmalar,saçmalıklar hiç yaşanmamış,adeta tüm kötü hatıraların üstüne ustaca bir örtü çekilmiş gibiydi.Olgunluk dediğimiz olayı resmen canlı olarak kendi gözlerimle görmüş bulunmaktayım arkadaşlar.O kadar samimi bir ortam vardı ki herkesin gözlerinden birbirimizi görmenin heyecanını,lise yıllarına duyulan özlemi ve birbirimizi görmemizden ötürü duyduğumuz hoşnutluğu okuyabilirdiniz.Bana böyle bir ortamı hayal edebilir miydiniz diye sorsalardı,kesinlikle hayır derdim ama hayatta en olmaz dediğimiz şeyler bile oluyormuş işte.Her gün sürekli olarak yeni birileriyle tanışıyoruz,kimilerini alıp başımızın üstüne koyuyoruz,dostumuz canımız ciğerimiz oldun sen diyoruz ama ne olursa ve ne şekilde olursa olsun insan hep elinde olmayarak yılların birer birer bitişini izlemeye dayanamıyor,alışıyor ama içindeki özlem duygusu hep kalıyor.İnsan diye bir ırk varlığını sürdürdükçe bu düzen böyle devam edip gidecek.Maalesef demek istemiyorum aslında çünkü beni şu anki ben yapan geçmişten kazandığım mükemmel anılarımdır ve bir insanın ölürken gerek yanında götürdüğü gerekse ardında bıraktığı en kalıcı ve en değerli şeyi anılarıdır.Sırf bu güzel şeylere sahip olduğum için bile kendimi dünyanın en şanslı insanlarından biri olarak sayabilirim.Anılara sahip olmanın en güzel tarafı ise eskilerle her bir araya gelişinizde o anıların mutlaka konuşulması ve sizin her seferinde ilk defa duyuyormuş gibi kahkahalara boğulmanız.Harika değil mi? Şu an bu yazıyı bile sırıtarak yazıyorum,varın dünkü halimi siz düşünün.Çok güldük,gecenin 1'ine kadar hunharca güldük ve kimse biricik hocamız Şeri'nin evinden gitmek istemedi.Gecenin 12 buçuğunda "ayy fal bakanınız var mı?" diyerek türk kahvesi yapan bir hoca düşünün,evet,o dünyanın en tatlı hocasıdır ve hayatta en yalnız hissettiğiniz zamanda bile onun iki kolunu açmış size sarılmak için hazır beklediğini görürsünüz.Üstelik pek deli doludur öyle ki selfie çekmek için sandalyelere çıkıp bize eşlik eden sevimli bir hali,her konuştuğumuza dahil olup bizi güldüren harika bir mizacı,iyilikle dolu bir kalbi ve sırf bizi ağırlayacak diye şa-ha-ne bir sofra hazırlayacak kadar da gönlü bol bir insandır.Bizim üstümüzdeki emeklerinin haddi hesabı yok gerçekten,ne kadar teşekkür etsek azdır.Upsss! Bu konuşmanın sonu çok neşeli bitmeliydi ama yine dayanamayıp duygusala bağladım çaktırmadan.Sonuç olarak,bu kadar yazdın da yani ne demek istiyosun derseniz aynen şunu diyorum: Eğer etrafınızda sizi mutlu eden birilerine sahipseniz,ne pahasına olursa olsun onlardan vazgeçmeyin,iletişiminizi asla koparmayın ve onlarla olmaktan ne kadar mutlu olduğunuzu belli etmeyi sakın ihmal etmeyin çünkü artık inanıyorum ki,hayatta mutlu olmanın en basit ve güzel yolu,hissettiğiniz şeyleri paylaşmaktır.

Sizlere saçmalıklarla dolu ama bir o kadar da eğlenceli olan bu fotoğrafımızla veda ediyorum.Love you all!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder