Hayıııııır! Cidden bu kadar üşengeç ve sorumsuz olmamın sonucu 18'inden beri yazı yazmadığımı farkettim. O kadar olmuş mu ya?! Şu an hayalimde bunun sonucunda bana fırlatılan domatesleri görebiliyorum,ne alakaysa.Neyse neyse,dikkatimi toplayayım.Bugünkü yazı biraz "Sevgili günlük..." tarzında olacak,bir nevi iç dökme gibi bir şey.Aslında hakkında yazabileceğim birçok konu vardı aklımda ama biraz önce harika bir film izledim ve fikrim tamamen değişti. "The Great Gatsby." Harbiden great yani. Böyle ilham verici ve insanı mutlu eden filmlere bayılıyorum.Bana her zaman hayata gelişimizin bir amacı olduğunu,hiçbir zaman umutlu olmayı bırakmamamızı ve eğer boş bir hayat geçirerek ölmeyi istemiyorsak o an elimizde hangi imkanlar varsa, en azından geleceğimiz için anında değerlendirmemiz gerektiğini hatırlatıyor.Tabii tek bir filmden nasıl böyle düşünceler çıkardın derseniz,zaten bir süredir (evet,bloga yazmadığım süre içinde) bunları düşünmekle meşguldüm.Tatil boyunca her zamanki gibi boş gezenin boş kalfası olduğum için,kafamda sürekli bir şeyler,düşünerek beni meşgul edecek şeyler bulmaya özen göstererek saatlerimi,günlerimi geçirmeye çalışıyorum.Mesela beni ne mutlu ederse onu yapıyorum ki her insan da bunu yapmalı bence hayatı boyunca.Yaptığın şeyi sonradan sevmek zorunda kalmak yerine sevdiğin bir işi sonuna kadar yapmalı mesela insan.Bilemiyorum,sanırım bu aralar biraz fazla taktım kafayı böyle şeylere.Hayatın amacıdır,yaşadıklarımız ve ilerde bizi bekleyen iyi ve kötü şeylerdir falan filan.Hani "amaaan,ne gelirse onu yaşarım,çok takmamak lazım yeaa..." modundan "acaba şu an ne yapsam da bana bi şeyler katsa,beni daha da ilerletse.." moduna nasıl geçtiğimi gerçekten hatırlamıyorum ama şimdi düşününce iyi ki geçmişim diyorum.Artık bunun adına büyümek mi dersiniz yoksa olgunlaşmak mı dersiniz bilemiycem.Umarım böyle şeyler hisseden bir tek ben değilimdir?! Vallahi aklıma harika bir "quote" geldi bununla ilgili,paylaşmadan edemiycem; "Life is like a coin.You can spend it anyway you wish,but you only spend it once." Ne kadar doğru bir laf değil mi? Düşünsenize tek bir şansımız var,sadece bir şans ve kendi hayatımızı değiştirmek bizim elimizde,mutlu olmak bizim elimizde.Buna rağmen neden mutluluğu nesnelere ya da olaylara bağlıyoruz ki? Mutluluk bizim doğamızda var ve her birimizin bunu hakediyor olmasında kesinlikle yanlış bir şey yok bana kalırsa.Öncelikle kendimiz mutlu olursak ancak ondan sonra hayatımızı güzel ve mutlu bir rotaya çevirebiliriz,mutluluk gerçekten içten gelen bir şey ve bu gelmediğinde çevrendeki hiçbir şey seni gerçekten mutlu edemiyor çünkü hepsi anlık,mutluluk zannettiğimiz zevklerden öteye gidemiyor.Aslında basite indirgersek mutlu olmak o kadar kolay ve basit ki.Olay yine bizde başlayıp bizde bitiyor ve bazı insanların bunu farketmesi yıllarını alabiliyor.Mesela "ayy nasıl mutlu olabilirim acaba?" diye düşünmek yerine "beni mutsuz eden şeyler ne?" diye düşünmeliyiz çünkü ancak böylelikle -elimizden geldiğince- bize rahatsızlık veren şeyleri kaldırıp kendimizi daha üste taşıyabiliriz.Tabii,şimdi diyebilirsiniz,iyi hoş diyorsun da bütün bunları silip atmak o kadar kolay mı? diye.Haklısınız,değil ama buna da bir çözüm bulmuş bulunmaktayım.Ne demişler,demokraside çareler tükenmez! Şahsen benim sorunları çözme yöntemim daha çok bataklığa batmak gibiydi.Tamamen o sorunu düşünmekle kafayı bozar,bozdukça düşünmekten daha dibe batardım.Sonra bir bakmışsın üst üste bir sürü sorun birikivermiş.E bu yöntem de süreci kesinlikle daha zor ve içinden çıkılmaz bir olay haline getiriyordu.Ama şimdi tamamen farklı bir bakış açısı getirdim olaya.Bir sorunla mı karşılaştım hemen kendimi geri çekip olaya bütünüyle ve uzaktan bakıyorum,bu da bu tip şeyleri çok fazla gözümde büyütmemem gerektiğini hatırlatıyor,sorunu çözmek çok daha kolay hale geliyor.Sonuç olarak,benim çok işime yaradı bu yöntem,umarım herkesin yarar.
Mark Twain'in bu sözünü o kadar çok seviyorum ki.Tam tamına şu anki durumumu anlatıyor ve aslında benim de anlatmak istediklerimi.
Araştır.Hayal et.Keşfet.
Hani şu pozitif düşün,pozitif şeyler olsun mottosu vardır ya,bunun tam bir saçmalık olduğunu düşünürdüm önceden ama şu an tamamiyle buna odaklanmış durumdayım.Öyle ki 10 sene sonra karamsarlıkla "of ya acaba nasıl bir hayatım olacak?" diye endişelenmek yerine, "çok heyecanlıyım,beni harika şeyler bekliyor!" diyebiliyorum ve bu gerçekten çok güzel bir şey.Çünkü biliyorum ki ben de bir sürü güzel şey yaşayacağım,her insan gibi,benim de bunları yaşayacak kadar şansım var ve ne yaşarsam yaşayım önümde beni bekleyen harika bir hayat olduğunu biliyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder