Bugün History diye bir kanalda izlediğim programda duydum bu adamı.İlgimi çekti,araştırayım dedim ve hakkında 47 dakikalık bir belgesel buldum.Belgeselden sonra anladım ki Pablo Escobar'a hayranlık duymamak elde değil.Peki kim bu Pablo Escobar? Kendileri uzun bir süre hem Kolombiya hem Amerika polisini peşinden koşturmuş,ünlü uyuşturucu kralı.Yaşadığı yerde kendi devletinden daha fazla sözü geçen,kendi başına bir devlet haline gelmiş bir adam.
Belgeseli izledikten sonra farkettim ki ortada iki tane Pablo Escobar var.İlki,her yıl Kolombiya fakirlerine,yoksullarına,evsizlerine servetinden 300-600 milyon gibi büyük bir miktar dağıtan,ailesine büyük bir sevgiyle bağlı olan hatta bir gün kızı çok üşüdüğü için şöminede 2 milyon doları gözünü kırpmadan yakan şefkatli bir eş ve baba.Üstelik yaptığı yardımlardan dolayı insanların sevgisini öyle bir kazanmış ki çoğu insan onun yerini bildiği halde kimse ağzını açıp tek kelime etmemiş.Adam büyük kitleye oynamış,halkın sempatisini kazanmış,helal olsun.
İkinci Pablo Escobar ise ilk Pablo'nun tam tersi.Vicdanının olduğundan şüphe edilen,gözünü kırpmadan yüzlerce insanı öldürmekten sorumlu tutulan hatta sırf iki muhbiri öldürmek için koca uçağı patlattığı söylenen birisi. Adamdaki savaşçı ruh bitmek bilmeyen bir kaynak gibiymiş ta ki yakalanmasına çok az bir zaman kalana kadar.Belgeselinde kız kardeşi şöyle bir cümle kuruyor, Pablo'nun yakalanmasından bir kaç gün önce: "Pablo'yu gördüm ve savaşçı ruhunun bittiğini anladım.Çok üzüldüm çünkü bu dünyada görebileceğim son şey diye düşünürdüm." Zaten ondan sonra hemen yakalanıverdi adamcağız.
Ayrıca hayatının anlatıldığı "Killing Pablo" adlı kitapta şu şekilde bahsedilir:
"Pablo daha küçük yaştayken, insanlara nasıl hükmedileceğini biliyordu. her şeyin bir anda biteceğini de biliyordu. her şeyini ona göre planlamıştı. planı tıkır tıkır işliyordu. emrindeki binlerce adam, kokain sevkiyatı yapan sayısız araç ve uçak, aklanmayı bekleyen milyarlarca dolar. hepsi pablo'nun avucunun içindeydi. fakat her insan gibi oda kusursuz değildi. kendi zaafları vardı. asla bir kadının ağına düşmez, sekse önem vermez, silahsız banyoya bile girmezdi.çok temkinliydi.ta ki, amerikan konsolosluğunu bombalatana kadar.
o, hitler kadar etkileyici, einstein kadar zekiydi. ancak bütün yeteneklerini uyuşturucu kaçakçılığında kullanınca sonu kaçınılmaz oldu.o,belki nobel ödülü almış bir bilim adamı ya da oscar kazanmış bir yönetmen olabilirdi. o ise birinci viteste geri geri gitmeyi seçmişti,gitmişti de ancak motor bir yere kadar dayandı."
Son olarak bu efsane hakkında bir kaç özel bilgi vereyim;
-Pablo Escobar turist kıyafetleriyle dalga geçercesine Beyaz Saray'ın önünde fotoğraf çektirmiştir ve Mehmet Ali Birand bu fotoğrafı "umarsızlığın sınır tanımayan resmi" olarak tanımlamıştır.
-Uyuşturucu kaçakçılığından kazandığı parayla Forbes onu dünyanın en zengin 7.insanı seçmiştir.
-Kaçakçılığını yaptığı halde bir kez bile kokain kullanmamış,sadece esrar içmiştir.
-Kazandığı paraları sayarak değil tartarak alırmış.
-Kolombiya devletine hapis cezasının kaldırılması karşılığında ülkenin dış borcunu ödeyebileceği taahütünde bulunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder