25 Ekim 2014 Cumartesi

Nedir Ne Degildir : Bollywood #2

Namaste!

Yağmurlu,çamurlu,ayazlı bir Ankara gününden herkese selamlar!
Gri rengin Ankara'ya hakim olmaya başladığı bu günlerde yapılacak en iyi şey sıcak bir ortamda içimizi ısıtacak şeyler yapmaktır.Bende sessiz sakin bu cumartesi gününde, hazır battaniye-kahve modumdayken güzel bir yazı yazıp sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Birazdan okuyacağınız yazı,ilkini taa Ağustos'ta yazmış olduğum "Nedir Ne Değildir:Bollywood #1 " in devamı.Biliyorum,bu yazım da HBO'nun sezon finaline girip aylar aylar sonra yeni sezona başlayan dizileri gibi olmuş ama napayım,idare ediverin işte.

Hatırlayanınız -ya da okuyanınız- varsa bu yazının ilkinde Bollywood'un temellerinin atılışından bahsetmiştim.Devamında gelecek olan yazılarda da atılan bu güzel temellerden günümüze olan süreci hızlı bir zaman tüneli şeklinde paylaşmayı düşünüyorum.Bakalım bu zaman tünelini başlatan oyuncular kimlermiş diyerek ilk efsaneyle başlayalım...




Bollywood'un Charlie Chaplin'i : Raj Kapoor

Hindistan sinemasının gelişimdeki önemi çok fazla ve yadsınamaz olan Raj Kapoor,döneminde Hintli Charlie Chaplin olarak tanımlanırmış.Bollywood sektörüne katılan her yönetmen-senarist-oyuncu gibi Raj Kapoor da katabileceğinin en iyisini katmış bu sektöre.Charlie Chaplin'in herhangi bir filmini izlediyseniz,filmlerindeki mütevazılığı,hoşgörüyü ve sıradan bir insan yaşamının taşıdığı izleri rahatlıkla gözünüzün önüne getirebilirsiniz.Raj Kapoor da bu etkilenmeyle Hindistan sinemasına "sıradan insan" figürünü kazandırmıştır. "Büyük Hint Şovmeni" olarak da anılan Raj Kapoor, Hindistan'ın en önemli aktör,yönetmen ve stüdyo sahiplerinden birisidir.
Peki bu başarının sırrı ne? Bu başarının altında yatan gerçek Raj Kapoor'un kendisi gibi sinemacı olan babası Prithviraj Kapoor'dur. Kapoor'lar Hindistan'ın ilk sinemacı hanedanıdır ve P.Kapoor da Bollywood'un yapıtaşlarından birisidir.Hala Hindistan sinemasının baş köşesinde olan "Alam Ara" filminin yıldızı olan P.Kapoor belli bir zaman sonra kendi yapım şirketinin kurarak başarısına başarı katmıştır.

Bonus: Bollywood'da etkisi halen süren Kapoor'lardan bahsedecek olursak;
Raj Kapoor'un oğlu Rishi Kapoor ve Rishi Kapoor'un oğlu -geleceğin büyük yıldızlarından olacağı düşünülen- Ranbir Kapoor'dan da bahsetmek gerek.

İşte nesilden nesile Kapoor ailesi:

1.Prithviraj Kapoor(1906-1972)




2.P.Kapoor'un oğlu Raj Kapoor(1924-1988)




3.Raj Kapoor'un oğlu Rishi Kapoor(1952-günümüz)




4.Ve son olarak Rishi Kapoor'un oğlu Ranbir Kapoor(1982-günümüz)



Bonus 2: Kapoor'lardan en sevdiğim olan Raj Kapoor'dan bir video.Hepimizin bildiği meşhur "Awaara" şarkısı:





İlk yazımdan sonra geriye kalan tüm Bollywood'u tek bir yazıya sığdırmak istemediğim için bugünkü yazımı sadece Kapoor'lara ayırmak istedim.Bunları araştırdıkça eski filmleri izleme isteğim pek bir artıyor.İnsanların çoğunlukta yaptığı gibi,en son çıkan, en yeni filmleri tercih etmektense öncelikle günümüzdekilerin temellerini oluşturan ilkleri izlemek daha elzemmiş gibi geliyor bana.Siz de deneyin,daha da çok sevmeye başlıyorsunuz bu kültürü,gelişimini,içeriklerini gördükçe.Sanki eskiler daha safça,daha fazla masumiyet,daha fazla insaniyet içeriyor.Evet belki günümüzde olanlara göre biraz basitler ama bazen de basit şeyler dünyanın en güzel şeyleri değil mi sanki?

Bir sonraki "Nedir Ne Değildir:Bollywood" yazımda görüşmek üzere.Khuda Hafiz!

17 Ekim 2014 Cuma

Bugun Ne Yesek? #2

Uzuuuun bir aradan sonra tekrardan merhaba!

Yine farketmeden zaman nasıl akıp gitmiş,yazmayalı ne kadar çok olmuş.Okul dersler falan derken az kaldı kendimi de unutacağım.Okul diyorum,bu kadar zamanımı alıyor diyorum da,ne kadar memnunum tartışılır.Arkadaşlarla da hemfikiriz zaten,biz bu okula alışamadık.
Belli başlı güzel olan birkaç şey haricinde gerçekten bu okul olmamış.Yok anacım yok.
Okulun stresini atmak için orada burada gezip dolaşmaya başladım yine.Bu sebeple ikinci "Bugün Ne Yesek?" yazısıyla karşınızdayım.Ta-daaa!

Bugünkü mekanımız Bahçelievler 3.Cadde'deki Cafe Del Mundo.İlk defa gittim buraya ama belki bileniniz vardır,Eskişehir'deki Travelers Cafe'nin aynısı.3 sene önce Travelers'a ilk gidişimde mekana resmen vurulmuştum.Aynı beklentiler içinde gittim fakat kazanan Travelers oldu.


Öncelikle eksilerden başlayayım,sonrasında artılara da geçeceğim.
Bir kere,sizi oraya monteleyip kaldırmayacak enerjiyi alamadım orada.Anlamlandıramadığım bir soğukluk hissettim resmen.Belki de Travelers'a ihanet etmiş gibi hissettim bilemiyorum..Haha!
Ve şimdi en büyük eksi geliyooor,mekana Hindistan bayrağı eklememişler!!! Düşünebiliyor musunuz,koskoca Hindistan'ı sen oraya ekleme,olur mu hiç yahu! Kafamı devekuşu gibi tavana dikip Hindistan bayrağı aramam da garsonun dikkatini çekmiş olacak ki, gülerek "Hangisini arıyorsunuz?" diye sordu. "Hindistan ama maalesef eklememişsiniz!" dedim.Adamcağız da şaşırdı bu ciddiyetime,en sonunda "Valla bilmiyorum niye yok,kusura bakmayın." dedi. Bende "Bir dahaki geldiğimde inşallah eklemiş olursunuz." diyip masama geçtim.Napacaksınız umut dünyası.Tabii,garsonun tüm manyaklar da beni buluyor gibisinden bir düşünceye kapılması da ihtimaller arasında.
Fakat eksilerine rağmen beğendim, sevmedim desem yalan söylemiş olurum.Otantik yerler her zaman hoşuma gitmiştir çünkü.

Gelelim artılara,fonda çalan müzikler ha-ri-ka! Bir ara Beatles-Lucy in The Sky With Diamonds bile çaldı.Sırf çalan müzikleri dinlemek için bile gidilir bence oraya.
Bir diğer artı,salata fiyatları ciddi anlamda uygun.Hani Bahçelievler,Del Mundo,fiyatlar tuzludur diye düşünmüştüm ilk başta.Menüdeki diğer seçenekleri bilemem ama salata canavarı birisi olarak fiyatları çok hoşuma gitti.Buna ek olarak,tek hoşuma giden şey bu değildi tabi ki; garsonları çok şekerdi.Baya da yakışıklılardı,söylemeden geçemiyciğim..




Bir diğer hoşuma giden şey de,bu rengarenk tabelalar! Duvarların her birinde,farklı farklı ve hepsi birbirinden orijinal plakalar asılı.Gittiğim mekanlarda boş duvarlara boş bakışlar atmayı sevmediğim için bu olay bana çok harika geldi.

Gördük,sevdik,konuştuk,eğlendik sıra en önemli şeyde; yemek yemekte! Bilen bilir,yeni gittiğim her yerde önce bir Sezar salatası denerim,o yoksa tavuklu salata denerim.Maalesef Sezar salatası menüde yoktu hatta garson bana "Salatalara konulan sosların %90'ı aynı." diyince,tamam dedim alıyorum.





Farkedeceğiniz üzere,porsiyon beklediğime göre küçüktü ve içinde en sevmediklerim olan maydanoz ve dereotu vardı.İçinden onları bulup ayıklamaktan salatanın salatalık bir hali kalmadı.Tamam biraz da ben berbat ettim ama nerden bileyim içine bunları koyacaklarını? İlk defa tavuklu salataya dereotu konulduğunu gördüm mesela.
Bunların dışında soldaki küçük soslukta olan sos mükemmeldi.Böyle sarımsı krem rengimsi yoğun bir sos ve tadı cidden Sezar'ı anımsattı bana.Sosu olmadan salatalar da bir hiç be anacım,ben bunu bilir bunu söylerim!
Fiyatı uygun demiştim,gerçekten öyle,sadece ve sadece 12 TL'ydi.Salata severler bilir,Kızılay'da orta kalitede bir yere gidip alacağınız salatalar bile 15 TL'den başlıyor.Böyle bir mekan için çok uygun bir fiyat.




Olur da yolunuz düşerse,uğrayın,bir gidin görün derim.Farklı şeyler tadın,tattırın,paylaşın.Yemeğinizi yedikten sonra da bu güzel fincanlarda bol köpüklü türk kahvenizi içmeden kalkıp gitmeyin.Bir de fal baktıracak birini bulursanız,sizden iyisi yok.
Haydi bugünlük benden bu kadar, Bon Appetit!

Tam adresi de şuraya bırakayım:

Azerbaycan Cad. (3.Cad)
No:106 Bahçelievler

0312 213 13 47

Hafta içi : 10:00 - 01:00
Hafta sonu : 09:00- 01:00